Bir Özanlatı/Benanlatısı Olarak Ahmed Cevdet Paşa’nın 40. Tezkire’si: Benanlatısı ve Tarihyazımında “Şimdiki Zaman Döngüsü”
Anahtar Kelimeler:
Benanlatıları- Özanlatılar- Otobiyografi- Hatırat- Tarihte Zaman- Tarihyazımında Şimdiki Zaman Döngüsü- Ahmed Cevdet Paşa- Tezakir- Terceme-i HalÖz
Osmanlı devletinin 19. yüzyıldaki üst düzey memurlarından biri olan Ahmed Cevdet Paşa’nın üstlendiği mühim vazifeler arasında vakanüvislik de vardır. O sadece vakaları kaydetmekle iktifa etmemiş, ayrıca arkasında bir otobiyografi, yani bir benanlatısı/özanlatı da bırakmıştır. Cevdet Paşa vakanüvis olarak görev yaptığı sırada (1855-1865) ve sonrasında bizzat kendisinin de içinde bulunduğu olaylara dair hatırat niteliği taşıyan notlar tutmuştur. Daha sonra bu notları kendisinden sonraki vakanüvis Ahmed Lutfi Efendi’ye tezkireler şeklinde göndermiştir. Toplamda 40 Tezakir’in ilk 39’u büyük ölçüde önceki vakanüvisler ve olaylar, sonuncusu da kendi biyografisi hakkındadır. Dolayısıyla 40. Tezakir doğrudan benanlatıları kapsamında ele alınabilecek bir metindir. Burada kendi hayat hikâyesini anlatırken, aynı zamanda o dönemdeki eğitim hayatı, toplumsal ilişkiler, kurumsal yapı ve işleyişler hakkında da önemli bilgiler vermektedir. Her ne kadar bu metinde ve genel olarak Tezakir’de bazı konuları kendi perspektifinden anlatarak, farklı perspektiflerin dikkate alınmasını engellediği gibi eleştirilere maruz kalsa da bu eleştiriler bu metnin 19. yüzyıl Osmanlı toplum ve devlet düzeni hakkında vazgeçilemez bir kaynak olma hususiyetini ortadan kaldırmamaktadır. Çalışmanın son bölümünde “müellif-metin-okur” ilişkisini Cevdet Paşa’nın Tezakir’i örneğinde tarihyazımında “şimdiki zaman döngüsü” başlığı altında göstermeye çalıştık. Benanlatısı yazarları fail, meful veya şahit olarak dâhil oldukları hadiseler veya duygu dünyaları hakkında nasıl ve ne kadar “bilgi vereceklerini” genellikle kendileri tayin etmişlerdir. Yazarının şartlarında ortaya çıkan metinler, “okuyucu” ile buluştuktan sonra artık onların “şartlarında” anlaşılacaktır. Bu şekilde benanlatılarında “okurun şartlarının” belirleyici olduğu bir “zaman-yazar-metin-okur ilişkisi ortaya” çıkmakta ve bu her bir okuyucuyla kendisini yenilemektedir. Dolayısıyla Ahmed Cevdet Paşa’nın benanlatısı da farklı dönemlerdeki okurlarıyla buluştuktan sonra farklı bir şekilde yorumlanabilecek bir metindir.