Yüzyılın Ortasında Osmanlı-Habsburg Muhaberatları: İmparatorluk Ulağı Johann Dietz’in Vefatı ve Doğurduğu Sonuçlar
Anahtar Kelimeler:
Habsburg İmparatorluğu- Osmanlı İmparatorluğu- Budin- hudut diplomasisi- ulaklar- casusluk- yolculuklar- bilgi akışıÖz
Zitvatorok Anlaşması’nın (1606) ardından Habsburg Monarşisi’nin şark diploma- sisi İmparatorluk Askeri Konseyi (Hofkriegsrat) tarafından idare edildi. Bu dönemde ulaklar son derece ehemmiyetli vazifeler üstlendiklerinden, Viyana Paktı’yla (1615) güvenliklerinin her iki tarafın resmi ulaklarını da kapsayacak şekilde genişletilmesi emredildi. Bu anlaşmaya rağmen, ulaklar, yolculukları sırasında sayısız olayla başa çıkmak zorunda kaldı. Johannes Dietz vakası da bu gibi hadiselere bir örnek teşkil etmektedir. Dietz, Konstantinopolis’e bir takım belgeleri teslim etmek için gönderildi. 1651 Kasım ayında Macar haydukları tarafından saldırıya uğradı; kolundan vuruldu ve aldığı yaralar neticesinde öldü. Fakat ölmeden evvel başına gelenleri kağıda döktü. Ayrıca bu çatışmayı teyit eden başka kaynaklar da bulunmaktadır. Örneğin Buda’da gizli yazışmaları yapan kişinin, (mahlası Hans Caspar idi) ulağın vefatıyla ilgili malumatları içeren mektubu bunlardan biridir. Habsburg elçisinin (Simon Reniger) bir Osmanlı ulağı tarafından Dietz vakası hakkında gayri resmi yollardan bilgilendirildiği sırada, olayın Kutsal Roma İmparatorluğu’nun gazetelerinde basılması da enformasyon akışı bağlamında değerlendirildiğinde oldukça ilginçtir. Suçlayıcı bir takım bilgiler ve Paşa’nın emriyle gerçekleşen akınlar hakkında şikayetler içeren mektupları daha da ileriye göndermek hiçbir suretle Buda vezirinin (Murad Paşa) çıkarlarına hizmet etmiyordu. Sonuç olarak başka bir ulak gerekiyordu. Bu ulak da 18 Ocak 1652 tarihinde Konstantinopolis’e varışından önce, kısa bir süreliğine Paşa tarafından alıkonuldu. Mektupların Konstantinopolis’e ulaşabilmesi için kral naibi (palatin Pál Pálffy), onları Erdel Prensliği üzerinden gönderdi. En nihayet 21 Ocak 1652 tarihinde mektupların Konstantinopolis’e varışıyla bu manevra başarıya ulaştı. Sonuç olarak, bu çalışma Habsburg-Osmanlı diplomasisinin karmaşıklığını, zayıf noktalarını ve özellikle de Budin Paşası’nın rolünü tasvir etmektedir. Bu hadise aynı zamanda bir ulak kaybetmenin Habsburg ve Osmanlı İmparatorlukları arasındaki bilgi akışında kayda değer kesintilere yol açtığı gerçeğini de yansıtmaktadır.