Osmanlı Mahkemelerinde Şâhitler: Şuhûdü’l-‘udûlden Şuhûdü’l-hâle Geçiş
Anahtar Kelimeler:
şahit, tadil ve tezkiye- şâhid-i zûr (yalancı şahit)- mahkeme- şer’iyye sicilleri- şuhûdü’l-hâl- şuhûdü’l-’udûl, udûlÖz
Osmanlı mahkemelerinin işleyişinde şâhitlik müessesesinin çok önemli bir rolü vardır. Kadılar hükümlerini neredeyse tamamen şâhit ifadelerini esas alarak vermekteydiler. Bu yüzden adaletin tesisi için şâhitlerin seçimine büyük önem verilmiş ve yalancı şâhitliğin önlenmesi için de bazı yöntemler geliştirilmiştir. Bu kadar önemli bir konu olmasına rağmen Osmanlı mahkemelerindeki şâhitlik müessesesi ve şâhitler hakkındaki literatür oldukça zayıftır. Derli toplu bir çalışmanın bulunmaması bir tarafa, ansiklopedi maddelerinden tezlere, mahkeme/kadı sicili yayınlarından hukuk tarihi araştırmalarına kadar konu ile ilgili çalışmaların neredeyse tamamı mevcut bilgileri tekrar etmektedir. Diğer taraftan bu sistemin hukuk dışı uygulamaların odağı olduğu tezini işleyen yayınlar da vardır.
Bu makalede, önce Osmanlıdaki şuhûdü’l-hâl kurumunun tarihî kökenlerinin tespiti maksadıyla Orta Çağ İslâm dünyasında, mahkemelerin işleyişinde önemli bir yeri olan ‘udûl/şuhûd/şuhûdü’l-‘udûl ile ilgili bilgiler aktarılacaktır. Daha sonra da Osmanlı mahkemelerindeki, dava konusuyla ilgili şâhitlerin seçimi ve bu kimselerin âdil olduklarını tespit için yapılan “ta’dil ve tezkiye” işlemi ile bu işlemin nasıl ger-çekleştirildiği üzerinde durulacak, kadı sicillerinden bazı örnekler206 verilecektir. Son bölümde, hüccetlerde ve bunların kopyalarının kaydedildiği sicil kayıtlarında yer alan ve “şuhûdu’l-hâl” olarak adlandırılan farklı bir şâhit türünün niteliği ve mahkemedeki fonksiyonu hakkında araştırmacıların ileri sürdükleri farklı görüşler tartışılacak ve şuhûdü’l-‘udûlden şuhûdü’l-hâle geçiş sürecinin nasıl gerçekleştiği ortaya konulmaya çalışılacaktır.